Kangurunun Yaşam Döngüsü

Başlatan Tekyürek, 26 Ekim 2014, 22:22:37

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kanguru Familyası: Kangurugiller (Macropodidae)



Yaşadığı yerler: Büyük kangurular Avustralya, ağaç kangurusu

Avustralya, güney yarım kürede yer alan bir ülkedir. Hint ve Büyük  Okyanus arasında uzanır. Avustralya tüm bir kıtayı kaplayan tek ülkedir.  Komşuları Endonezya, Doğu Timor, Papua Yeni Gine, Solomon Adaları,  Vanuatu, Yeni Kaledonya ve Yeni Zelanda'dır. Avustralya'nın başkenti  Canberra, en büyük şehri ise Sydney'dir. Avustralya'nın nüfusu 20,5  milyondur.



Yeni Gine’de. Özellikleri: Arka ayakları üzerine sıçrayarak yol alabilen  otçul, keseli bir memeli. Arka ayakları ve kuyruğu üzerine oturur.  Dişi, yavrusunu karnındaki kesesinde taşır. Evcilleştirilebilirler.  Ömrü: 15 yıl. Çeşitleri: Kaya kangurusu, dev kanguru, gri kanguru, kızıl  kanguru, ağaç kangurusu en Ünlü türleridir.



Avustralya ve Yeni Gine’ye mahsus, sıçrayıcı, keseli memelilere verilen  genel ad. Adını Avustralya yerlilerinin dilinden almıştır. Hepsi ot ve  diğer bitkilerle beslenirler. Dişilerin karınlarının altında torba  şeklinde kesesi vardır. Doğan yavrularına burada ihtimam ve şefkatle  bakarlar. Başları küçük, kulakları büyüktür.



Arka ayakları ön ayaklarından büyük ve güçlüdür. Ön ayaklarını yukarı  kaldırıp, arka ayakları ve güçlü, uzun kuyrukları üzerinde oturur ve  sıçrayarak yol alırlar. Arka ayakları üzerinde hızla koşarken, kuyruk  pek yere dokunmaz, denge organı(balans) olarak kullanılır. Dört ayağı  üzerinde yürürken, kuyruk yerde sürüklenerek kendine has bir iz bırakır.  Beş parmaklı ve pençeli olan zayıf ön ayaklarını yiyeceklerini  ağızlarına götürmek için kullanırlar. Arka ayakları dört parmaklı olup,  ikinci ve üçüncü parmaklar bir deri ile birbirine yapışık gibidir.



Çeşitli boyda birçok türü vardır. Bazıları tavşandan büyük değildir ve  ağaçlara tırmanırlar. Herkes tarafından bilinip sevilen kanguru,  Avustralya’nın milli sembolüdür. Büyük kangurular Avustralya’da,  tırmanıcı olan ağaç kanguruları ise Yeni Gine’de yaşarlar. Kangurular  keseli memeli hayvanların en büyüğüdür. Boyu 210 cm ve ağırlığı 90-100  kg gelenleri vardır. Ağaçlarda yaşayan ağaç kanguruları, 140 cm boyunda  ve 11 kg kadardır. Erkekler dişilerden daha iri olurlar.



Araştırmacı kaptan James Cook, 1770 yılında gemideki tayfalarını yiyecek  bulmak için Avustralya kıyılarına gönderdi. Bir müddet sonra gemiye  dönen adamlar yanlarında ilginç bir hayvan getirdiler. 1,5 metreden  büyük olan bu hayvanın 120 cm kadar uzunlukta güçlü bir kuyruğu vardı.  Ayrıca karnının üstünde yavrularını korumaya yarayan kıllarla örtülü bir  keseye sahipti. Masum görünüşlü, parlak gözlü, tavşana benzer başlı,  insana benzer elli, geyik boyunlu bu ilginç hayvancığı şaşkınlıkla  seyrettiler; sevdiler, okşadılar. Avustralya yerlilerinden “anlatması  çok zor” anlamına gelen “kanguru” ismini taşıdığını öğrendiler.



Kangurular, sürüler halinde dolaşarak otlarlar. Başlarında tecrübeli bir  erkek lider bulunur. Zeka seviyeleri koyundan aşağıdır. Sesleri yoktur.  Tehlike anında güçlü arka ayaklarını hızla yere vurarak arkadaşlarını  uyarırlar. Çoğunun postu toprak rengindedir.



Avustralya ovalarının hakimi olan bu hayvanlar, hayata çok cılız olarak  başlarlar. Yeni doğmuş iki kanguru yavrusu bir çay kaşığına sığabilir.  Dişilerin hamilelik dönemleri türlere göre 29 ile 38 gün arasında  değişir. Genelde tek yavru doğururlar. Dişi kanguru doğumunun  yaklaştığını hissedince torbasının iç kısmını güzelce yalayarak  temizler. Yeni doğan kanguru yavrusu(joey), insan yarım parmağı veya bir  bal arısı büyüklüğündedir. Boyu 2,5 santimetreden küçük ve bir gramdan  hafiftir. Minik kanguru yavrusu sıvı bir kese içinde dünyaya gelir.  Doğumdan sonra bu keseyi yırtar ve bir ile beş dakika arasında annesinin  kesesinin içine tırmanarak girer ve dört meme ucundan birine yapışır.  Yeni doğmuş yavru kanguru kör, sağır ve tüysüzdür; içgüdü ve koku alma  hissi ile annenin tüylerinden tırmanarak keseye ulaşır. Bu sırada anne  kendi kanlı postunu yalamakla meşgul olduğundan yavrusuna yardım etmez.  Yavru bu kesede kendini iyice emniyette hissedinceye kadar ana kanguru  sükunetini muhafaza eder.



Memeye yapışan yavru, süt emecek güçte değildir. Anne, güçlü kaslarıyla  ağzına süt pompalar. Yavru, süt emerken de nefes alabilir. Gırtlağının  bir uzantısı buruna ait bir geçitle birleşmiştir. Bu geçitten hava direk  olarak akciğerlere gittiğinden, yavru boğulmadan hem sütünü içer, hem  de hava teneffüs eder. Dokuz ay içinde, yavru kese içindeki gelişimini  tamamlar. Zamanın çoğunu kesenin içinde süt emerek ve bol bol uyuyarak  geçirir.



Gelişimi gayet yavaş olur. Üç aylıkken vücudu kıllanmaya, dört aylıkken  gözleri açılmaya başlar. Beş aylık olunca başını keseden çıkarıp  rastladığı otları yemeye başlar. Bu gelişim dönemi içinde zaman zaman  keseden çıkarak annesi ile otlar. Keseye başı önde girer ve içerde  dönerek normal duruma gelir.



Kanguru sütünün bileşimi, yavrunun gelişme süresine göre değişir. İlk  dönemlerde berrak bir sıvıyken, sonraları koyulaşmaya başlar. Dişi  kangurular bazan yavrularını emzirirken, ikinci bir yavru daha  doğururlar. İki yavru da aynı kesede barınmaya başlar ve süt salgısında  enteresan bir olay ortaya çıkar. Bir memeden yeni yavru için renksiz,  berrak süt salgılanırken, diğer memelerden ise yaşlı yavru için koyu ve  yağlı süt salgılanmaya devam eder. Kengurunun süt salgı bezlerinde aynı  anda birbirinden tamamen farklı iki bileşikte süt salgılanması, yüce  Allah’ın sonsuz merhametini gösteren sayısız delillerden biridir.



Yavru kendi başına dolaşabilecek hale gelince bile, bir tehlike anında  hemen koşarak annesinin torbasına girer. Mesela bir köpek görünce yavru  hemen torbaya sığınır. Annesi de kaçmaya başlar. Köpek kovalamaya devam  edince, torbasında yavru bulunduğu için ana kanguru yorulur. Hiç değilse  yavrusunu emniyete almak ve daha hızlı koşabilmek için uygun bir yere  yavrusunu bırakıp, başka bir yöne saparak köpeği peşine takar. Böylece  yavrusunun bulunduğu yerden uzaklaşır. Kendisi kurtulabilirse tekrar  yavrusunun yanına gelir. Düşmanından kurtulamazsa hayatı pahasına  yavrusunu kurtarmış olur.



Kanguru kuvvetli arka ayakları sayesinde iyi sıçrar. Bir sıçrayışta, 2-3  metre yükseklik ve 6-7 metre ileriye fırlayabilirler. Kuyruklarını  atlama sırığı gibi kullanırlar.



Queensland’da köpekler tarafından kovalanan bir kangurunun 3 metre  yüksekliğinde ve 8 metre genişliğindeki bir odun yığınını bir sıçrayışta  aştığı görülmüştür. Sıçrayarak koşarken saatte 40 km yol alır.



Pek sakin olan ve nadiren hiddetlenen kanguru, bir köşeye  sıkıştırılırsa, kuyruğunu destek yaparak, arka ayaklarıyla öyle güçlü  tekmeler atar ki, bir insanı veya yırtıcı koca bir köpeği bir darbede  öldürebilir. Bir kavgada 10’dan fazla köpeği haklayabilir. Kuyruğunu bir  sallayışı ile insanın bacaklarını bir kibrit çöpü gibi kırabilir.  Kanguru mecbur olmadıkça döğüşmez. Her zaman sıçrayarak kaçmayı tercih  eder.



Avustralya’da nesli korunmaya çalışılan kanguru, bir taraftan da  avlanılmaktadır. Özel yetiştirilen avcı köpekleriyle kovalanarak  avlanır. Kanguru kolay yutulur bir lokma değildir. Fazla avcı  köpeklerinin saldırısına uğradığında güçlü tekmelerini kullanarak  hepsini halledemeyeceğini anlayınca koşmaya başlar. Köpekleri peşinden  göl veya nehir gibi bir su birikintisine çeker. Kendisi suya girerek  ilerler. Su belinin hizasına gelince durarak köpekleri bekler. Suya  giren köpeklerden her biri yanına yaklaşınca kafasından tutar ve su  altına çekerek boğar. Yetişkin bir kanguru bu yolla 6-7 köpeğin  hakkından gelebilir.



Kangurular saatlerce birbiriyle boks maçı yaparlar. İki kanguru  dövüşecekleri zaman karşı karşıya gelerek, insan eline benzeyen beş  parmaklı ön kollarını yumruk yaparak göğüsleri hizasına kaldırırlar.  Kuyruklarını destek yaparak bir müddet hareketsiz durur ve birbirlerini  süzerler. Ardından maça başlarlar. Karşılıklı boks yapan kangurular bir  süre sanki raund sonuymuş gibi maçı keserek geri çekilirler. Bir süre  sonra tekrar başlarlar. Uzmanları şaşırtan olay, dövüşme ve dinlenme  sürelerinin hemen hemen eşit olmasıdır. Bu süreyi nasıl ayarladıkları  halen bir sırdır.



Kangurular kazanmak için değil, spor için maç yaparlar. Saatlerce  döğüşseler bile hiç hiddetlenmezler. Kanguruların bu özelliğinden  istifade edilerek sirklerde özel kanguru maçları düzenlenir. Bu maçları  yaptıranların bu iş için uzun süreye ihtiyaçları olduğu sanılır. Halbuki  asıl problem kanguruya boks yapmasını değil, tekme atmamasını  öğretmektir.



Kangurular sabahın erken saatlerinde, akşam üstü ve ay ışığında  otlarlar. Tavşanlar gibi çimler üzerinde saatlerce uzanmayı ve oyun  oynamayı da çok severler. Medeniyet onları engin ovalara sürüklemiştir.  Bir kanguru, koyundan kat kat fazla yer. Kurak yıllarda mer’aları silip  süpürürler. Kanguru avı, Avustralya’da neşe veren bir spordur. Ahali  için eti bulunmaz yiyecektir. Kuyruğundan da kendilerine çok sevilen  çorba yaparlar. Her yıl bir milyondan fazla deri marketlere satılır.  Bunlardan da kürk, eldiven gibi çeşitli giyecekler imal edilir. Kanguru  hikayeleri de ayrı bir gelir kaynağıdır. Hülasa, kanguru Avustralya  halkı için büyük bir nimettir.






Linkback: Kangurunun Yaşam Döngüsü
  • Gösterim 2,086 
  • Herşey Genel Paylaşım
  • 0 Yanıtlar


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor Üye ol Veya Giriş Yap


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious

Benzer Konular (3)

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2398

Yanıtlar: 0
Gösterim: 1478

Yanıtlar: 0
Gösterim: 1500


İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz